Konu:Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:70
Tarih:23/03/2022


Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 320 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde şahsım adına konuşmak için söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, piyasalara güven aşılayan, denge getiren, ticaretin iç ahlakını esas alan ve muhafazada hassas davranan bir kanundur. Bu kanunun dayanağı olan Anayasa'nın 172'nci maddesi devlete tüketicileri koruyucu tedbirleri alma görevi yüklemiştir. Bakınız, kanunun 1'inci maddesi "Bu kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir." şeklindedir. Piyasaları kanunla ve diğer mevzuatlarla da düzenleyebilirsiniz ancak piyasaların verimli çalışabilmesi için piyasa aktörlerinin karşılıklı bilgi paylaşımı, kalite ve standart tercihleri, maddi boyut önem arz etmektedir.

Değerli milletvekilleri, üretici, satıcı ve tüketici ilişkilerinin ülkemizde özellikle son yıllarda sağlıklı işlediği söylenemez. Piyasa dengesi, kısacası katledilmiştir, istikrar söz konusu değildir. Gerek üretim sektörü gerek finans piyasaları gerekse taşımacılık ve nihai tüketicinin memnuniyeti darmadağındır. Onun için sürekli artan döviz kurları yüzünden hiç istikrar da kalmamıştır. Diğer taraftan, çalışanların satın alma gücü paritesinin düşüklüğü de ayrı bir felakettir. Bu da piyasalarda otomatikman daralmaya yol açmaktadır. Daralma, tehlikeli bir durumdur arkadaşlar. Bu, işsizlik demektir, pahalılık ve yokluk demektir, mutfakta yangın demektir, total tüketici taleplerinin düşmesi demektir, kısaca ulusal piyasaların küme düşmesi demektir, yaşadığımız da budur.

Tüketicinin Korunması Kanunu değişiklikleri görüşülürken tüketici lehine muhtelif düzenlemelerin yapılması da takdirle karşılanacak bir durumdur. Teknik olarak geç kalınmış bir yasama faaliyeti olarak da değerlendirebiliriz fakat vücutta iltihap varsa iltihabı gidermeden neşter vurmak, hastaya yapılacak bir ihanettir. Yani demem o ki iktisadi ve ticari hayatımız iltihaplıdır. Ne demek gerekir, ne yapmak gerekir? Önce piyasaya güven aşılamak gerekir. Piyasada güvensizlik had safhadadır. Tüketici Güven Endeksi'ne biraz önce konuşmacı Sayın Yasin Öztürk de değinmişti ancak ben bazı rakamlar vermek istiyorum: Tüketici Güven Endeksi, Bloomberg HT'ye göre 45,32'ye kadar gerilemiştir ancak TÜİK'e göre Şubat 2021 yılında 84,5 olan Güven Endeksi 2022 Şubatında 71,2'ye gerilemiştir. Kaldı ki 100'ün altında hiçbir seviye tüketici güveni açısından yeterli değildir arkadaşlar. İşte, bu güven meselesi ekonomik sistemin her alanını etkileyecek kadar mühim bir konudur. Bakınız, yapılan araştırmaya göre bir ekonomide güvenin yüzde 10 artması ekonomik büyümede yüzde 0,8'lik bir artış sağlıyor yani ekonomide güven yoksa büyüme de yok.

Değerli arkadaşlar, Profesör Doktor İskender Öksüz'ün tabiriyle kanunun hâkimiyetini bırakıp kanunla hâkimiyete, hukukun üstünlüğünü bırakıp üstünlerin hukukuna başvurmak aslında sorunların temelini teşkil etmektedir. Buna yol açan da bu işlevsiz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir. Böyle bir sistemde ne tüketici korunabilir ne güven sağlanabilir ne de ülkemiz ekonomik krizlerden kurtulabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Evet, makroekonomik dengenin sağlanması için üretim, yatırım, tasarruf, tüketim unsurlarının istikrarlı bir boyutta tutulması önem arz etmektedir. Ne maliye politikasında ne de para politikasında bir başarı olmadığı gibi niteliksiz ve çapsız birtakım saray bürokratlarıyla işler götürülmeye çalışılmaktadır. Buradan başarı çıkmaz arkadaşlar. Einstein'ın dediği gibi "Her defasında aynı girdilerle farklı sonuçlar beklemek ahmaklıktır." Şimdi biz hep bu ahmaklığı gözlüyoruz. Dolayısıyla, bu kanun teklifi çürük bir ekonomik temel üzerinde inşa edilmiş bir duvar gibi durmaktadır. Esas olan, temeli tahkim etmektir. Bu yapılıyor mu? Hayır.

Sözlerime son verirken hepinize tekrar saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)