Konu:Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:67
Tarih:16/03/2022


Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyanet İşleri Başkanlığına dair bir düzenlemeyi gerçekleştiriyoruz. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Diyanet İşleri Başkanlığı deyince Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren din hizmetlerine yönelik geniş bir alanı kapsadığını biliyoruz. Ulu Önder'in kurduğu bu teşkilat, cumhuriyetin daha ilk yıllarında, Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara Müftüsü olan rahmetli Rifat Börekçi tarafından oluşturulmuştur. Bu arada, rahmetli Rifat Börekçi'nin vefatının 81'inci yılını 5 Martta idrak etmiş bulunuyoruz. Böylesine muhterem din adamlarının varlığı bizim manevi dünyamıza bir katkı, bir ışık, bir güven ve sağlam bir geleceği temin etmektedir; Allah hepsinden razı olsun, nur içinde yatsınlar.

Değerli arkadaşlar, Diyanetin amacı, milletimizin manevi dünyasını ikmal etmek; İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütmek; din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmektir. Fakat bu hakiki manada yapılabiliyor mu arkadaşlar, buna bakmak lazım. Gördüğümüz odur ki son yirmi yılda itikadımızda, amelimizde derin gedikler açılmıştır. Mesela, binlerce ev kilisesi açılmıştır, zina suç olmaktan çıkarılmıştır, bir ara "Allah indinde din, İslam'dır." ayeti dahi söyletilmemiştir, cuma hutbelerinde parti propagandası yapılmıştır; domuz etinin kasaplarda serbestçe satılmasına ilişkin herhangi bir açıklama da yapılmamıştır, dinler arası diyalog çalışmalarında sükût edilmiştir; hazinenin yağmalanması, faiz, kamu mallarının aşırılması, rant, bankaların soyulması konularında net tavır konmamıştır.

Değerli arkadaşlar, aslında bunlar uzun sorunlar zincirinin yalnızca birer halkasıdır, esas sorun ise çok daha vahim ve kronikleşmiş boyuttadır; bu, sistemle ilgilidir. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in de sıklıkla ifade ettiği gibi, bu ucube sistem, içinde bulunduğumuz tüm sorunların esas sebebidir. Açıkça görüyoruz ki "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" adı verilen yönetim şekli bu ülkenin fıtratına aykırı gelmiştir. Denge-denetimi tarumar eden, uzmanlığı dışlayarak kurumları zayıflatan, gelecek umudunu göstermelik mülakatlarla yok eden, yolsuzluğun, talanın, israfın had safhaya ulaştığı bu ilkel yönetim sisteminin ivedilikle sona erdirilmesi ülkemizin ve milletimizin hayrına olacaktır arkadaşlar; güçlendirilmiş, iyileştirilmiş parlamenter sistem Türkiye'nin çıkış yoludur. Bu sistem, sosyal yaşamdan adalete, demokrasiden özgürlüklere, millî değerlerimizin muhafazasından ekonomik krizlerin önlenmesine kadar karşılaştığımız her türlü sorunun anahtarıdır. Biz ne diyoruz? "Tarafsız Cumhurbaşkanlığı ve güçlü Parlamento şarttır." diyoruz, "Kuvvetler ayrılığı olmazsa olmazımızdır." diyoruz, "Hukukun üstünlüğünü ve bağımsız yargı mekanizmasını yeniden sağlayacağız." diyoruz, "Liyakat usulüne döneceğiz." diyoruz, "İnsan haklarını ve bireysel özgürlükleri güvenceye alacağız." diyoruz, "Güçlü bir sosyal devlet inşa edeceğiz." diyoruz, "Özgür basının önündeki engelleri söküp atacağız." diyoruz, "Adil bir seçim düzenini de sağlayacağız." diyoruz.

Değerli milletvekilleri, bunları çoğaltabiliriz fakat ben burada bunu noktalarken, Diyanet teşkilatımızın devlet yıkıcısı değil, devlet yapıcısı karakterini göstermesini istiyoruz; Türk milleti de bunu istiyor. İtikaden Mâtürîdî geleneğinin güçlü bir şekilde savunulması, inanıyorum ki İslam bayrağının bu topraklarda kıyamete dek dalgalanmasına yol açacaktır fakat Arap geleneklerinin İslam adına Türk milletine hazmettirilmeye çalışılması, Eşarilik'in yani nakil usulünün hâkimiyeti için uğraşılması feci bir olaydır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Muhterem vekiller, diğer taraftan, 11'inci asırda başlayıp hâlâ etkisini sürdüren Hoca Ahmet Yesevi geleneğinin bir devamı olan Hünkâr Hacı Bektaş Veli yolunun Anadolu'da 13'üncü asırda güçlü bir nefes olarak doğması, sadece Türklük için değil, tüm insanlık için bir aydınlanma çağının başlangıcını oluşturmuştur.

Bektaşilikle ilgili Diyanetin acaba ne gibi faaliyeti söz konusudur? Görüyoruz ki Diyanet son yıllarda kendi özgün mecrasından çıkmış, topluma İslam ahlak ve esaslarında hakiki hükümleri tebliğde boşluğa düşmüştür. Bu sebeple, arkadaşlar, biz Diyanetin çok önemli fonksiyonları olacağına inananlardanız. Milletimizin manevi dünyasının ikmal ve inşasının mutlaka doğru ahlaka uygun ve dürüst olarak yerine getirilmesini bekliyoruz. Ümit ederiz ki eleştirilerimiz dikkate alınır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)