Konu:27'nci Dönem Beşinci Yasama Yılı açış konuşması
Yasama Yılı:5
Birleşim:1
Tarih:01/10/2021


27'nci Dönem Beşinci Yasama Yılı açış konuşması
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

BAŞKAN - Siyasi partilerimizin Kıymetli Genel Başkanları, değerli milletvekillerimiz, diplomatik temsilciler, aziz milletimiz; 27'nci Dönem Beşinci Yasama Yılının ilk birleşimi için bir araya gelmiş bulunuyoruz.

Bu yasama yılında yüce Meclisimiz tarafından alınacak kararların, çıkarılacak kanunların, yürütülecek çalışmaların milletimiz ve devletimiz, kalbi Türkiye'den yana olan bütün dost ve kardeş topluluklar, devletler ve bütün dünya için hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Başta cumhuriyetimizin banisi ve Millî Mücadele'nin önderi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşları, hususen de İstiklal Marşı'mızın şairi ve Birinci Meclis Milletvekili Mehmet Akif Ersoy olmak üzere, Birinci Meclisten bugüne bu millete emek vermiş, bu yüce çatı altında hizmet etmiş bütün vatan evlatlarını, aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum.

101'inci yıl dönümünü idrak ettiğimiz yüce Meclisimiz, geçen yasama dönemlerinde olduğu gibi bu yasama döneminde de temsil ettiği aziz milletimizin güçlü adımlarla geleceğe yürümesinin önünü açan çalışmalara ev sahipliği yapacaktır.

Bir yandan küresel Covid salgınını en az can kaybıyla atlatabilmenin mücadelesi verilirken diğer yandan daha iyiye doğru kararlı yürüyüşümüzü sürdürüyoruz.

Salgın sürecinde gecesini gündüzüne katarak, evini, ailesini unutarak çalışan sağlık emekçilerimize bir kez daha huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Salgının en sert döneminde okullarından mahrum kalan öğrencilerimizin okul özleminin bitmesi, velilerin sonsuz sabrının sevince dönmesi bizleri de memnun etmektedir.

Değerli milletvekilleri, içinde bulunduğumuz süreç Birinci Meclisin şartlarına benzer özellikler göstermektedir; dünya yeniden şekillenmekte, yeni sınırlar çizilmekte, sömürü ilişkileri yeniden tanzim edilmektedir. Şüphesiz ki dış saldırıların şekli ve yöntemi değişmiştir, ne var ki sömürgeci emellerin içeriği değişmemiştir. Bu çatı altında bulunan her milletvekili bu gerçeğin şüphesiz farkındadır.

Yüz yıl önce "Mali durum tam bağımsızlık istemeye müsait değildir." diyenlere karşı "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir." emrini bir vatan vazifesi olarak ortaya koyan; "Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal." iddiasını ilan eden ve Birinci Cihan Harbi'nin enkazından genç ve güçlü bir devlet çıkaran irade bugün de bütün sağlamlığıyla dünyaya meydan okumaktadır. Bu güçlü iradenin Meclisimizin çalışma içeriğine de aksetmesini ümit etmekteyim.

Ülkemizin kaderine hep birlikte yön verme sorumluluğumuz birbirimizle kurduğumuz diyaloglara da yansımalıdır. Bu çatı altında hiç kimse bu güzel ve mukaddes ülkemizi daha çok sevme konusunda yarışamaz. Burada bulunmak zaten vatan aşkımızın tezahürüdür. Anlaşmazlığa düşülen konularda yaklaşımlarımızın milletin aziz varlığını temsil eden bir vakara sahip olması Meclisimizin maneviyatı için önem arz etmektedir. Şüphesiz ki her konuda uzlaşmak mecburiyetinde değiliz. Ne var ki uzlaşmanın mümkün olduğu durumlarda da çözümü gündelik siyasete feda etmemek gerekir.

Önceki yasama döneminde gece gündüz çalışarak milletimizin hayatına dokunan önemli kanunların çıkmasına vesile olduk. Bu yasama döneminde de ülkemizin ve hatta dünyanın şartlarını iyileştirecek olan kanunların ve çalışmaların yapılmasında gayret gösterip emek vereceğimizi biliyorum.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihî yürüyüşü boyunca dünyanın en kahraman Meclisidir; Gazi Meclistir, fedakâr ve idealist Meclistir. İdealisttir çünkü her düşman saldırısında bütün ayrılıkları bırakıp bir araya gelir, anlaşmazlıkları unutup birlik olur. Buna en son 15 Temmuz hain darbe girişiminde şahit olduk. Sayın Cumhurbaşkanımızın cesaretli ve kararlı liderliğinde hainlerin planlarını, tıpkı geçmişte ordularını darmadağın ettiğimiz gibi, darmadağın ettik. Ülkemiz üzerine yapılan planlarda darbelerden medet umanların bir an evvel kabul etmesi gereken gerçek, demokratik olgunluğumuzun ve demokrasimizin geldiği noktanın yüksek seviyesi ve darbeler döneminin ülkemiz için artık tamamen kapanmış olduğudur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Türkiye'nin gücü sadece ekonomik kabiliyetinden ve askerî imkânlarından gelmemektedir. Yüz yetmiş yılı aşkın seçim, yüz kırk dört yıllık parlamento tarihi ve yetmiş beş yıllık çok partili siyasi hayatı Türkiye'yi gelenek sahibi olmak bakımından farklı ve öncü kılmaktadır. Bu sebeple demokrasimizin kıymetini iyi bilmek, demokrasimizin bize kattıklarını hakkıyla değerlendirmek zorundayız.

Dünyanın karmaşa, çalkantı ve savaş küresine döndüğü günümüzde ülkemizdeki barış ve huzur ortamının kaostan beslenen devletleri rahatsız ettiği malumlarınızdır. Onlara verilecek en büyük cevap, bu huzur ve güven ortamının korunmasıdır. Aziz Meclisimizin her saldırı karşısında milleti adına, milleti için yapamayacağı yoktur. Bu idealizm dünyanın başka hiçbir meclisinde bulunamaz. Bizlere düşen, yüce Meclisimizin kahraman, gazi, fedakâr ve idealist karakteriyle uyum içinde çalışmaktır.

Her biri temsil ettiği milletin tamamının sorumluluğunu taşıyan değerli milletvekilleri, gönül almanın, iyi olmanın, alçak gönüllülüğün, bilgiye dayanmanın, farklı görüşleri de saygıyla karşılamanın öneminin farkındadır. Yeni teknolojiler herkesin cam duvarlar arkasında yaşamasına sebep olmuştur. Elbette bizler kimliğimizin önemli bir parçasını teşkil eden siyasi partilerin mensuplarıyız ve fakat aynı zamanda bu yüce Meclisin vakur kurumsal kimliğinin de temsilcileriyiz. Bu münasebetle demokratik rekabetin, insani nezaketin ve millî bütünlüğün sınırları içerisinde hareket etmeye büyük ihtimam göstermek elzemdir.

Değerli milletvekilleri, eşiğinden atladığımız bu çağ, savaşların şekil değiştirdiği, düşmanların dost kılığında gizlendiği, bu sebeple de huzuru ve barışı korumanın her zamankinden zor ve önemli olduğu bir dönemdir. Bizler uluslararası alanda önce ve her zaman huzur, dostluk ve barışı temsil ederiz, tesis ederiz ve talep ederiz. Vatanımız üzerine kirli hesaplar yapanları, bir karış toprağımızda veya mavi vatanın bir damla suyunda gözü olanları önce ikaz ederiz, gereği yapılmazsa ikna ederiz, o da olmazsa defederiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Uluslararası örgütlerin fonksiyonlarının sorgulandığı, sahip oldukları gücü belirli ülkeler lehinde kullandıkları ayan beyan ortadadır. Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuyu defaatle hatırlatmakta ve gündemde tutmaktadır. Böylesi şartlarda ilkeli ve tutarlı kurumların değeri daha da artmaktadır. Bugün artık güçlü devletlerin sömürü ilişkileri gizlenemez bir hoyratlığa erişmiştir. Onlara "Dur!" diyen, mazlum milletlerin sesi ve direnci olmak için gayret eden güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti devleti vardır. Akılda tutulması gereken gerçek şudur: Türkiye fikri, Türkiye sınırlarından büyüktür.

Muhterem milletvekilleri, dünya politika sahnesinde güçlü görünen devletlerin kimsesiz bıraktıkları mültecilere yardım eli uzatmamız, asıl güçlü ve merhametli olanın devletimiz olduğunu göstermiştir. Ülkesizlik bir insanın başına gelebilecek en kötü şeydir. Devletimizin bütün çabası onları kendi ülkelerine kavuşturmak üzerinedir.

Aynı şekilde dünyanın önemli kısmı aşıdan mahrumken aşı stoku yapanlar da bunlara zulmeden devletlerdir. Bu konuda da milletimizin aşılanma sürecini aksatmadan yoksul ve yoksun ülkelere de yardım elini devletimiz uzatmıştır. Böyle bir devletin fertleri olmanın bahtiyarlığını, güçlü demokrasi anlayışının temsilcisi olarak görev yapıyor olmanın onurunu yaşıyoruz. Bu Meclis gücünü milletinden alır; nefesini, emeğini milletine verir.

Değerli arkadaşlarım, gördüğünüz gibi yeni yasama döneminde milletimize aksaksız ve özenle hizmet edebilmek için eskiyen teknolojik altyapımızı yeniledik. Sizlerin daha kolay ve sorunsuz çalışmalar yapmanızı amaçladık. Temennim, bu ortamın yeni dönemde ihtiyaç duyulan önemli kanunların yapılmasındaki gayretlerinize destek olmasıdır.

Yeni yasama döneminin devletimize, milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Milletimizin bekası için hayatlarını veren bütün şehitlerimizin, gazilerimizin aziz hatıralarını minnet ve şükranla yâd ediyorum. Birinci Meclisten bugüne bu yüce çatı altında görev yapmış olan milletvekillerimizden ahirete irtihal etmiş olanlara, hususen bugün vefat haberini aldığımız Oğuzhan Asiltürk Beyefendi'ye Allah'tan rahmet diliyorum.

Sözlerimi, Gazi Meclisin ilk Başkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün 1923'te Türkiye Büyük Millet Meclisinde söylediği şu sözle bitirmek istiyorum: "Meclis milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir."

Yeni yasama yılının hayırlar getirmesini diliyor, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)