BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 314 sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi'nin 26'ncı maddesinin (2)'nci fıkrasında yer alan 'kontrolü ile" ibaresinin "kontrolüyle" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Tahsin Tarhan Tacettin Bayır Çetin Osman Budak Kocaeli İzmir Antalya Müzeyyen Şevkin Ömer Fethi Gürer Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Adana Niğde Manisa Serkan Topal Hatay BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu? SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Katılamıyoruz Başkanım. BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak isteyen Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin. Buyurun. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Değerli milletvekilleri, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri, aynı zamanda, deprem tehlikesidir. Depreme karşı dirençli bir toplum oluşturmak ve toplumda afete hazırlık bilincinin oluşması amacıyla 1 ile 7 Mart tarihleri arası Deprem Haftası olarak ilan edilmiştir ama gelin görün ki haftanın son gününde olmamıza rağmen Hükûmetin bu konuyla ilgili herhangi bir gündemi yok. Hükûmet, kısır çekişmeler içerisinde, sorunları sanki bir başkası yaratmış gibi "Çözüm adresi biziz." söylemleriyle halkı uyutmaya devam ediyor. Hâlbuki, bizim gündemimizde vatandaş var, ekonomi var, savaş var, deprem var, zeytin var, ağaç var, toprak var; bizim gündemimizde atanmayan öğretmenler var, mimar, mühendis, şehir plancıları, teknisyen ve teknikerler var; bizim gündemimizde çiftçi var, esnaf var; hak ettikleri hâlde emekliliğini alamayan ve bugün sayıları 5 milyona yaklaşan yek ekmeğe muhtaç ettiğiniz EYT'liler var; bizim gündemimizde Türkiye'nin güvenliği var. Değerli arkadaşlar, "insan kaynaklı afet" diyebileceğimiz bir Rus-Ukrayna savaşının 10'uncu gününde her iki tarafın da can kaybının 8 binlere ulaştığı yolunda bilgiler var. 1939 Erzincan depreminde 33 bin kişi, 1999 Kocaeli ve Düzce depremlerinde 17 bin kişi, Elâzığ, İzmir, Adana Ceyhan depremlerinde de binlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Birkaç saniye süren, sadece birkaç saniye süren depremlerde savaşlar kadar insan kaybediyoruz arkadaşlar. Türkiye'de olası büyük bir deprem sonrasında depreme direnç göstermeyen yerler yerle bir olacak elbette. Bu doğa olayına karşı insanoğlunun savaşma olanağı yok ancak depremin vereceği zararları azaltmak için önlem alma şansı var. Bugün dünya ölçeğinde savunma harcamalarına ayrılan maddi kaynağın sadece milyonda biri doğal olayları azaltmak için harcanmış olsaydı herhâlde bugün hem insanlık barış içerisinde yaşamayı öğrenmek durumunda kalırdı hem de topluluklar, dünya toplulukları afete karşı daha dirençli bir toplum olma ve afete karşı her türlü uyarı sistemlerinin bilimsel olarak kurulması yolunda adımlar atabileceklerdi. Marmara Bölgesi'nde 7,6 büyüklüğünde bir depremle karşılaşabileceğimize ilişkin olarak bilim insanları sürekli bizi uyarıyorlar ve böyle bir durumda on binlerce insanın hayatını kaybedeceği konusunda sürekli uyarılar var. 99 depremi üzerinden otuz üç yıl geçti, hâlâ yeterli adımlar atılmadı arkadaşlar. Türkiye'nin yapı stokunun yüzde 70'e yakını kaçak, imarsız, güvensiz binalardan oluşuyor. Fay hatları üzerinde yapılaşma durdurulamadığı için, depremle mücadelede ulusal bir strateji izlemediğimiz ve finansal destekler öngörülerek hareket etmediğimiz için canımız çok yanacak büyük bir depremde. İmar barışıyla fay "zone"larını, dere yataklarını ve heyelan alanlarını yapılaşmaya açan uygulamaları nedeniyle iktidar sınıfta kalmış durumda. Deprem ve afet güvenliği hep yok sayılmış iktidar tarafından. Çığ düşmesi, sel baskını, heyelan, kuraklık, müsilaj gibi doğa kaynaklı afetlere karşı hazırlıksız ve savunmasız bıraktı ülkeyi. Şimdi önümüzde bir de nükleer enerji aldatmacasıyla daha büyük sorunlar, daha büyük felaketler yaşanacak, daha büyük kayıplar yaşanacak. Tüm Türkiye'de devletin sürdürülebilir bir afet ve deprem politikasına ihtiyacı var arkadaşlar. Önerilerimiz şunlar: Deprem odaklı kentsel dönüşüm derhâl yapılmalı, kent bilgi sistemi oluşturulmalı, afet risk ve yönetimi üzerinde ciddiyetle eğilmeli, vatandaşın deprem öncesi, deprem sırası ve sonrasında bilinçlendirilmesi, kentlerin imar planları hazırlanırken mikro bölgelendirme çalışmalarının yapılması, devlet yetkilileriyle yerel yönetimlerin eş güdüm içerisinde çalışması, deprem konusunda bilimsel gelişmeleri takip eden bilim insanları ve yetkin mühendislerin bu kurumlarda etkin çalışmaları gerekiyor. |
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tanıtımı kapsamında ziyaretçilerin rehber eşliğinde gezdirilmesi, TBMM rehberlik online kayıt sistemine başvurunun ardından, Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı tarafından hazırlanan bir program dahilinde gerçekleştirilmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ziyaret etmek için e-Devlet üzerinden randevu talebinde bulunabilirsiniz.
Milli İradenin kalbinin attığı yer olan Türkiye Büyük Millet Meclisi tüm vatandaşlarımızın ziyaretine açılmıştır. Her ayın ilk Cumartesi günü 11.00 - 15.00 saatleri arasında önceden herhangi bir randevu almaksızın saat başı gerçekleştirilen gezi programlarına katılabilmek için TBMM Dikmen Kapısına gelmeniz yeterli olacaktır.
'Birinci Millî Mimarlık Dönemi Üslubu'nun Ankara'daki ilk örneklerinden olan I.TBMM Binası, 1920-1924 yılları arasında Kurucu Meclis olarak da görev yapan Gazi Meclis tarafından kullanılmıştır. Halen TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı uhdesinde Kurtuluş Savaşı Müzesi (I.TBMM Binası) olarak hizmet vermektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni aşağıdaki bağlantıyı kullanarak sanal olarak gezebilirsiniz.
Yasama ve Denetim Hizmetlerine İlişkin Tanıtım Videolarına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz.