Konu:Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:7
Tarih:16/10/2019


Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

MURAT BAKAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle belirtmeliyim ki siyasallaşan yargının hukuk dışı uygulamaları fiilen devam ederken gerekçesinde koca koca lafların edildiği, adına "yargı reformu" dediğiniz bu düzenlemelerden hak, hukuk, adalet çıkmaz arkadaşlar. Bal, bal demekle ağız bal olmaz, bu torba yasaya da "yargı reformu" diyerek yargı reformu olmaz. Siz bu düzenlemelerle yargıyı bağımsız hâle getirebilecek misiniz? Yürütmenin yargı üzerindeki etkisini ortadan kaldırabilecek misiniz? Elbette hayır. HSK'nin 13 üyesini doğrudan ya da dolaylı olarak Cumhurbaşkanının belirlediği, Cumhurbaşkanının dışarıdan atadığı Adalet Bakanının Hâkimler ve Savcılar Kuruluna başkanlık ettiği bir sistemde Anayasa'yı değiştirmeden yüzeysel değişikliklerle yargı reformu olmaz. 15 üyeli Anayasa Mahkemesinin 4 üyesini doğrudan Cumhurbaşkanı belirliyor, 8 üyesini Danıştay, Yargıtay ve YÖK'ün gösterdiği adaylar arasından yine Cumhurbaşkanı belirliyor, kalan 3 üyesini ise Cumhurbaşkanının Genel Başkanı olduğu partinin çoğunlukta olduğu Meclis yani yine Cumhurbaşkanı belirliyor.

Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yargısal denetimini yapan Anayasa Mahkemesinin üyelerini Cumhurbaşkanı belirliyor. Böyle bir rezalet olur mu? Siz hangi yargı reformundan bahsediyorsunuz arkadaşlar? Yargıdaki tarikat ve cemaat yapılanmaları hâlâ devam ederken, bir cemaatin yerini bir başka cemaat ve tarikat alırken siz hangi yargı reformundan bahsediyorsunuz?

Sevgili arkadaşlar, otuz yıldır hukuk mesleğinin içindeyim. Avukat olduğumuz ilk yıllarda yargıçlarla ilgili, savcılarla ilgili konuşurken şundan bahsederdik: İşte, "1. ticaret mahkemesinin hâkimi mevzuata çok hâkim, içtihadı iyi biliyor."; diğer, işte "Asliye hukuk mahkemesinin hâkiminin dosyaları Yargıtay'a gittiği zaman onanarak gelir, diğerinin bozularak gelir." biz bunları konuşurduk. Şimdi yargıdaki atamalarla ilgili konuştuğumuz, işte "Atanan hâkim HAKYOL'cu mu, bilmem hangi cemaatten?" bunu konuşuyoruz arkadaşlar. Buradan bağımsız yargı çıkar mı? Çıkmaz. Buradan adalet çıkar mı? Çıkmaz.

Toplum üzerinde kurduğunuz baskıyı elinizde tuttuğunuz yargı sopasıyla meşrulaştırırken, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırıp Anayasa'yı tek adam rejimini meşrulaştırmak için bir araç olarak kullanırken "yargıda reform" diye karşımıza çıkmanız arkadaşlar, utanç vericidir. Adalete olan güvenin yüzde 20'lere düştüğü, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na linç girişiminde bulunanların serbest bırakılıp elinin öpüldüğü, kadın avukatın eteğinin boyuna karışma haddini kendinde gören yargıçların bulunduğu, gazetecilerin gazetecilik yaptıkları için yargılandığı ve hatta kelepçelenerek hapsedildiği, yargıdaki atamalarda liyakat değil, sadakat, partililik ya da yakınlık arandığı, yargı yılı açılışının sarayda yapıldığı, yargı reformu paketinin dahi sarayda partili Cumhurbaşkanı tarafından açıklandığı bir sistem ortada dururken Türkiye'de ne yargının bağımsızlığından ne de hukukun üstünlüğünden bahsedilebilir. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın arkadaşlar, bu paket Komisyonda görüşülürken 35'inci maddeye kadar hiç konuşmadım, görüşmelerin tamamını dinledim. 35'inci maddede bir konuyla ilgili katkıda bulunmak istedim. Katkıda bulunmak istediğim konu şu: Çocuk Koruma Kanunu'nu değiştiriyoruz. Mevcut kanunda, yetişkin ile çocuk bir arada suç işlediğinde 12 yaşındaki çocuğu genel mahkemede yargılamaya cevaz veren bir kanun bu. Dedim ki: "Arkadaşlar, gelin bunu hep beraber değiştirelim. Çocuğun üstün yararını gözetelim, 12 yaşındaki çocuk genel mahkemelerde yargılanamasın." Orada bulunan Komisyon üyesi arkadaşımız, teklif sahibi Ali Özkaya dedi ki: "Sayın Vekilim, bize bunlarla gelin, ne güzel bir öneri bu." Yargıtay ceza dairesi başkanı var Komisyonu takip eden, o dedi ki: "Vekilim, aynen ben de sizin gibi düşünüyorum." Bir hukuk fakültesi dekanı var, Komisyona katılan arkadaşımız, o da dedi ki: "Sayın Vekilim, ne güzel bir teklif bu." Tüm Komisyon hemfikirdi; o maddeyi değiştiremedik arkadaşlar, çocuğun üstün yararını koruyamadık. Hani katılımcı, hani uzlaşmacı yasa değişikliği? Eğer "yargı reformu" dediğiniz, bizim "yargı paketi" dediğimiz işten kastımız yargının bağımsızlığını yeniden tesis etmek, hukukun üstünlüğünü yeniden egemen kılmaksa gelin, kapsayıcı, uzlaşmacı ve katılımcı bir yasama çalışmasıyla önce kuvvetler ayrılığını yeniden tesis edelim; yargıyı tarikatlardan, cemaatlerden temizleyip şeyhine değil, hukuka bağlı yargıçlar yetiştirelim arkadaşlar.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)