Konu:Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:17
Tarih:14/11/2018


Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Her alanda olduğu gibi, sağlık alanında da binlerce sorunun yaşandığı bu dönemde hekimlere ve sağlık çalışanlarına saldırı bir kez de bu kanun düzenlemesiyle yapılmaktadır. Bu kanun düzenlemesiyle hekimlerin ve sağlık emekçilerinin taleplerinin karşılanması bir tarafa, yeni mağduriyetler yaratan ve sağlıkta şiddet konusunda herhangi bir adım atmayan, haktan uzak, hukuktan uzak, en temel vatandaşlık haklarından uzak bir kanun düzenlemesiyle karşı karşıyayız.

Sağlıkta şiddeti sıradanlaştıran, taşeron çalışmayı sıradanlaştıran, sağlık hizmetini parayla alınıp satılan bir metaya dönüştüren, sağlıkta rant anlayışını büyüten bir anlayışla karşı karşıyayız. Binlerce sağlık emekçisine dayatılan yoksulluk, işsizlik, itibarsızlık, şiddet ve taşeron çalışma sistemini dayatan düzenlemelerinizi elbette kabul etmemiz mümkün değil.

Değerli milletvekilleri, sizlere birkaç rakam vermek istiyorum: Son üç yılda 461 sağlıkçı intihar etti, sağlık emekçilerinin yüzde 62'si şiddet gördü. Atanamayan tam 470 bin sağlık çalışanı var. Bu rakamlar sıradan rakamlar değil. Peki, neyin sonucu bu rakamlar? Elbette ki hükûmetlerimizin sağlık alanındaki politikalarının bir sonucu, bu rakamlar halk sağlığını parayla alınıp satılan bir metadan ibaret gören anlayışın sonucu, bu rakamlar AKP hükûmetlerinin insana verdiği değerlerin bir sonucu.

Değerli milletvekilleri, bugün diplomalı 470 bin sağlık emekçisi atanmayı bekliyor. Diyanet İşlerinin tadilat giderlerine, betonlaşan şehirlere ayırdığımız bütçeyi atanamayan sağlık emekçilerine ayırmanızı bekliyoruz. Bugün, atanamayan sağlık emekçileri "Saraya var da halka yok mu?" "Saraya var da sağlıkçıya yok mu?" "Diyanete var da sağlıkçıya yok mu?" diye soruyor. Betona değil, emeğe değer veren bir anlayışı istemek elbette hakkımız. Halk sağlığını insanca yaşam şartlarında, adaletsizliğe, işsizliğe mahkûm edilmemiş sağlık emekçilerine emanet etmek istiyoruz.

Sağlığın tasarrufu olmaz diyoruz. Çalışma Bakanlığını kaldırıp sadaka bakanlığını kurdunuz. Sağlıkçılara sadaka değil, çalışma hakkı istiyoruz. Sağlık çalışanlarının sağlıklı yaşam hakkını, çalışma hakkını elinden alırsanız, halkın sağlığını da koruyamayız.

"Taşerona kadro verildi." diye her yerde propaganda yaptınız ama bugün sonuç ortada, sağlık emekçileri hâlâ taşeron çalışmaya mahkûm. Kamuda çalışan binlerce sağlıkçı kadro bekliyor. Bu kadro bekleyen binlerce sağlık emekçisinin elbette sesi olmak istiyoruz. İhale alım sözleşmesiyle istihdam edilen diş protez ihalesi çalışanları, radyoloji görüntüleme merkezi çalışanları, laboratuvar çalışanları, hastane bilgi işlemcileri, yemekhane çalışanları, aile hekimi çalışanları, hemşireler, paramedikler ve farklı birimlerde görev yapamayan binlerce sağlık emekçisi görev bekliyor. Biz atama bekleyen 470 bin sağlık emekçisi için haykırıyoruz: Sağlığa bütçe! Sağlığa bütçe! Sağlığa bütçe!

Taşerona kadro alanındaki adaletsiz uygulamaya derhâl son verilmeli, ayrımsız bir şekilde taşeronlar derhâl kadroya alınmalıdır.

Biliyoruz ki ülkemiz derin bir krizin içinde. "Tasarruf" diyeceksiniz, "Kadroya bütçe yok." diyeceksiniz. Bu kriz en çok yoksulun, asgari ücretle geçinenin, işçinin, enflasyon karşısında parası pul olan emeklinin, ürününü yok pahasına satan çiftçinin, öğretmenin, memurun sofrasında hissediliyor. Krizin bedelini emeğiyle geçinen yurttaşa ödetmek elbette doğru değil. Kriz bahanesiyle yüksek enflasyonla dayatılan yoksullaşmaya, işsizliğe, çocuklarımızın sağlıksız büyümesine, giderek kötüleşen çalışma ve yaşam koşullarına karşı mücadele öncelikli görevimiz olsa gerek. Siz "tasarruf" dedikçe biz "adalet" demeye devam edeceğiz değerli arkadaşlar.

Bugün burada AKP sözcülerini dinlerken "Vay ben ne edem, nasıl edem? Başım alıp nere gidem?" diyesi geliyor insanların. Burada, sağlıkla ilgili alanda övgü yaparken, bir propaganda yaptığınızı düşünürken "Otel gibi hastanelerimiz var." diyorsunuz değerli arkadaşlar, "Beş yıldızlı lüks otel gibi hastanelerimiz var." diyorsunuz; işte bu anlayıştır problemli olan. Hastaneyi otele benzeten anlayış aynı zamanda hastaları da müşteri olarak benimseyen anlayıştır. Bu anlayışın şiddetle karşısındayız ve bugün burada teşhir etmek istiyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyoruz.

Çok teşekkür ediyoruz, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Karabat.