Konu:Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:58
Tarih:14/01/2017


Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Başkanım, teşekkür ediyorum.

"Bu sisteme niçin ihtiyaç duyuldu da bu Anayasa değişikliğini önümüze getirdiniz?" Genelde soruların özü bu noktada.

Başkanım, daha önce de söyledik: Parlamenter sistem ne yazık ki ülkemizde bir yandan kurumlar arası rekabete, hatta çatışmaya yol açıyor; yapısındaki boşluklar nedeniyle hükûmet darbelerinin ve vesayet dönemlerinin önünü açmaktadır; bu, en azından bizim ülkemiz için geçerlidir.

Kurumlar arası rekabet derken öncelikle Cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasında yaşanan sorunları hatırlamak gerekiyor. Her Cumhurbaşkanı ile her başbakan arasında oldu. Buna iki silah arkadaşı, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile İnönü dâhil. Geçen gün bunu bir arkadaşımız söylediğinde yine bir başka arkadaşımızca Atatürk ile İnönü arasında kesinlikle böyle bir sorun olmadığı ifade edildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi, Başkanım, 1 Kasım 1937 tarihli. Yine o günkü görüşme ceridesinde deniliyor ki:

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Riyasetine

Malatya Mebusu İsmet İnönü Başvekâletten istifa etmiş ve istifası kabul edilerek Başvekâlete İzmir Mebusu Celal Bayar tayin olunmuştur. Başvekil Celal Bayar tarafından intihap ve tarafımızdan tasdik olunan İcra Vekilleri Heyeti listesini ilişik olarak arz ediyorum.

Reisicumhur

. Mustafa Kemal Atatürk"

Yine, "Bu istifanın gerekçesi neden olmuştur?" denildiğinde eğer Şevket Süreyya Aydemir'in "İkinci Adam" eserine itibar edilirse, "İsmet İnönü Hatıralar"ına itibar edilirse, Tevfik Rüştü Aras'ın "Atatürk'ün Dış Politikası" kitabına itibar edilirse oralarda şu yazıyor, İsmet Paşa kendi anılarında, hatıralarında -Sabahattin Selek'in, 2009 yılında yayımlandı- diyor ki: "Atatürk'le Hatay konusunda İstiklal Savaşı'nda değil, 1936-1937'de çok münakaşa ettik." Birinci husus, daha sonra da devam ediyor; kısa süreli, uzun süreli. Bir diğeri, İtalya meselesi, Nyon Konferansı. Atatürk anlaşmanın imzalanmasını... Burada bir anlaşma var, bu anlaşmada İspanya, Almanya, İtalya ve Arnavutluk dışında -1937 yılında- bütün Akdeniz ve Karadeniz ülkelerinin yanı sıra Türkiye'nin de katılması istenilmiş. Gayesi de şu: İtalya'nın Habeşistan seferine denk gelmiş. Birleşmiş Milletlerin verdiği bir kararda Akdeniz'de İtalya gemilerine karşı Akdeniz devletlerinin müştereken tedbir almaları söz konusu olmuş. Atatürk diyor ki, Atatürk anlaşmanın imzalanması talimatını veriyor. İsmet Paşa "İtalya'yla aramızda savaş sebebi olabilir." düşüncesiyle imzalanmamasını istiyor.

Tabii, yine Abdi İpekçi'nin İsmet İnönü'yle yapmış olduğu bir mülakatta İpekçi şöyle diyor: İnönü'nün istifasına tek bir olay neden olmamış, birtakım olaylar dizisine ek olarak Atatürk'ün bir müddetten beri bazı devlet ve hükûmet işlerini, hükûmet dışındaki ve kendi etrafındaki kişilerle danışarak yaptığı gibi bir ibareyi söylüyor.

Yine, o sıralarda Türkiye'de kâğıt fabrikası yok. İş Bankası bir kâğıt fabrikası kurmak istiyor fakat izin isteyince verilmiyor, verilmeyince... İş Bankasının başında Celal Bayar var. Şevket Süreyya'ya göre, oradan aktarıyorum: Celal Bayar, daha sonra bu meseleyi Atatürk Orman Çiftliği'nde Mustafa Kemal'e "Memlekette iş hacmini artırmak için tekel yerine başkasına yaptırmak hedefimiz olmalıdır." diyerek savunmuştur. Bu olayı, Atatürk'ün Celal Bayar'dan öğrendiğine inanılmaktadır. Bu da Şevket Süreyya Aydemir'in.

Yine, bir de çiftlik olayı var. Burada da yine Şevket Süreyya'nın anlatımları ve İnönü'nün anlatımları da var. Şevket Süreyya -tırnak içinde- "Atatürk, Çankaya Köşkü'ndeki o toplantıda daha önce gezip bakımsız gördüğü Atatürk Orman Çiftliği'ne getirerek sözü ziraat işlerini eleştirmektedir.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sayın Bakan, bunları niye okuyorsunuz, ben anlamadım.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Bakanım, böyle bir soru gelmedi yani niye okuyorsunuz?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yani, neden okuyoruz bunu, çok doğru? Bunu şundan okuyoruz: Yani, 2 silah arkadaşı, silah arkadaşlığı diğer arkadaşlardan daha muhkem. Cumhuriyetin kuruluşunda büyük vazife almış kimselerde dahi, kardeş olan kimselerde dahi birisini Başbakan, birisini Cumhurbaşkanı yaptığınızda anlaşmazlık çıkıyor. Birisi "Uluslararası sözleşmeleri imzala." diyor, diğeri "Hayır, imzalama." diyor; birisi "Fabrika kurulsun." diyor, diğeri "Fabrika kurulmasın." diyor. Dolayısıyla, bunlar enerji kaybına neden oluyor, bunlar ülkenin kaynaklarını israf ediyor. Bu iki başlılığı ortadan kaldırmak için dün de vardı, ondan sonra, Menderes-Bayar döneminde de oldu. Ondan sonra, bakın, bu sistem Cumhurbaşkanı seçemediği için 12 Eylül 1980'e geldik. Karadeniz Ekonomik İş Birliği toplantısı yapılıyor, Özal ile Demirel arasında. "Yemeği kim verecek, Cumhurbaşkanı mı verecek, Başbakan mı verecek..." Başbakan "Ben vereceğim." deyince Özal bunu basına açıklayarak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Son cümlem.

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Teşekkür ediyorum.

Rahmetli Özal, Başbakanın saygısızlık yaparak uluslararası bir toplantıda Cumhurbaşkanı seviyesinde bir yemek verilmesi gerekirken devlet başkanı olarak, "O, Hükûmet Başkanı olarak Başbakanın vereceğini söyledi." diyerek kendisi ayrılıp Ankara'ya gelmiştir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani bir yemek için rejim değişir mi Sayın Bakan? Allah'tan korkun, bir yemek için rejim değiştiriyorsunuz ya.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Dolayısıyla, Atatürk-İnönü'yü saydım, Menderes'i saydım, Bayar'ı saydım, Özal'ı saydım. Dolayısıyla, bu ikili yapı vardır. Biz ikili yapıyı kaldırıyoruz, siyaseti güçlendiriyoruz.

Bir husus daha...

Başkanım, bir cümle olabilir mi?

BAŞKAN - Peki.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bilmiyorum ama şunu da söyleyeyim, özür diliyorum son cümlem olsun Başkanım: Gazi Mustafa Kemal Paşa -bu da İlber Ortaylı'nın görüşü, itibar eden olur, itibar etmeyen olabilir- Atatürk, soyadını aldıktan sonra da partinin lideriydi. Biraz önce bir arkadaşım "Parti lideri nasıl olmalı..." Her zaman değil ama bazı durumlarda Bakanlar Kuruluna başkanlık etmiştir. Çıkardığı kanun kuvvetinde kararnamelerden hâlen yürürlükte olanları vardır.

Yine İlber Ortaylı'nın sözü: "Başkanlığın gerçek modeli, İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığıdır." Her tayinde ona fikri sorulurdu, bu dönemin başvekilleri itaatkârdı, ara sıra tek itiraz, gerçekte kendisine çok bağlı olan Refik Saydam'dan gelmiştir.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Tek parti dönemi o.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Dolayısıyla bu, sistemik bir sorun bu, sistem sorunu, kişi sorunu değildir. Dolayısıyla bu sistemin düzeltilmesi lazım. Burada yapılan şey, boşlukların doldurulmasıdır.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - O dönemde ülke kuruluyordu, kuruluş sırasındaki felsefe ile bugünkü felsefe ayrı.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Dolayısıyla da bu boşlukları doldurursak rejim değişikliği bile değildir, sistemdeki boşlukların doldurulmasıdır. Bu boşluklar doldurulursa Türkiye, bir daha böyle muamelelere maruz kalmayacaktır.